#Instagram yazılarım
Explore tagged Tumblr posts
yakazakalb · 2 years ago
Text
Tumblr media
"Sabret; çünkü Allah iyi davranan ve işini güzel yapanların ecrini zâyi etmez." Hud/115
Sabret, dünya hayatının süsüne aldanmamak için, dünya hayatının cazibesine kapılmamak için sabret. Allah istikamet üzere gayret gösterenlerin ecrini zâyi etmez.
31 notes · View notes
lynnsdarkuniverse · 15 days ago
Text
Instagram çökmüş yine çıldırıcam, twitterda gündem olmuş
10 notes · View notes
halimecan · 5 days ago
Text
Tumblr media
İçimizdeki Çocuğu Koruma Mücadelesi
Hepimizin içinde bir çocuk var. Masum, saf ve dürüst bir çocuk. O çocuk, en derin duygularımızı, en temiz düşüncelerimizi barındırır. Bir zamanlar, dünyaya gözlerimizi ilk açtığımızda, her şeyin güzel, her şeyin adil olduğunu düşünürdük. Hayat, belki de bu yüzden çok büyülüydü; çünkü henüz gerçeklerle yüzleşmemiş, dünyayı kendi saf bakış açımızla görüyorduk.
Fakat zaman geçtikçe, çevremizden duyduğumuz hikayeler, tanık olduğumuz adaletsizlikler, bazen de içinde bulunduğumuz durumlar, o saflığı gölgeliyor. Bazen insanlar, bazen de sistemler, içimizdeki çocuğu uyandıran o adalet duygusunu yok etmeye çalışır. Fakat bir şeyi unuturuz: İçimizdeki çocuk, ne olursa olsun, koruma ve korunma hakkına sahiptir.
Günümüzde, doğru olmanın, adil olmanın zorlaştığı bir dünyada yaşıyoruz. Çoğu zaman başkaları, sadece kendi çıkarlarını savunmak adına, başkalarını kötü gösterme ve adaleti çarpıtma konusunda oldukça yetenekli olabiliyor. Ama şunu unutmayalım; adil olmak ve iyi kalmak, bazen yalnızlık, bazen de kırgınlık getirebilir. Ama bir şekilde, bu yol, kendimize olan saygımızı korumamızı sağlar. Bir insan, kendi vicdanıyla barış içinde olduğunda, dünyanın ona sunduğu karmaşanın içinde bile huzuru bulabilir.
"Adil olamam, çünkü herkes buna değmiyor" diyenler olabilir. "İyi kalmaya gerek yok, insanlar buna layık değil" diyenler olabilir. Ama bir soru soralım: Adil olmak, yalnızca başkalarına değil, aynı zamanda kendimize verdiğimiz bir sözdür. Bize yaklaşımlarına göre şekil almadan, doğrularımızdan sapmadan, içimizdeki çocuğa sadık kalarak yaşamak, aslında sadece başkalarına değil, en çok kendimize olan saygıyı gösterir.
Belki bazen insanların adaletsizliklerine karşı kaybolan bir güven hissi yaşarız. Fakat, biz adil olmaktan vazgeçmediğimiz sürece, ruhumuzun derinliklerinde bir şey hep doğru kalır. O, vicdanımızın ve içimizdeki çocuğun sesidir. Ve bu ses, her ne olursa olsun, bizi doğru yolda tutar.
Bunu hatırlamak, dünyada ne kadar kaybolmuş gibi hissedersek hissedelim, yeniden bir başlangıç yapmamızı sağlar. Kendi iyiliğimize, adaletimize sahip çıkmak, başkalarının olumsuzluklarıyla kirlenmemek, her zaman bir seçimdir. Ve bu seçim, sadece içinde yaşadığımız dünyaya değil, aynı zamanda geleceğimize de ışık tutar.
İçimizdeki çocuğu korumak, sadece başkalarına değil, kendimize de adil olmaktır. Bu, belki de en büyük cesaretin göstergesidir. Ve bu cesaret, her zaman bize huzuru getirir.
3 notes · View notes
berkayyinan · 10 months ago
Text
Hiç olmadığım kadar yaşlı, hiç olamayacağım kadar gencim.
7 notes · View notes
beerkcan · 6 months ago
Text
Mavi Lalem
Yine seni düşündüğüm gecelerden biriydi
Aksine düşünmeden edemediğim biriydin
Gelgitli bu dönemde bana en iyi gelen şeydin
Yokluğunda bile yüzümü güldürendin
bu bozuk kalbi sen çalıştirdin
Dersaadetimin anahtarı sen mişsin
Hayat enerjimi karşılıyor muşsun
Şimdi ise
O bozuk kalp bitkisel hayatta şimdi
6 notes · View notes
huzeyfeart · 1 year ago
Text
🎬Oğuzhan Çağlayan ft. Kerem Önder - İnsan - Müzik Listem • • 🍃Facebook/Instagram: Huzeyfe.art 🖥️Tumblr/Pinterest:Huzeyfeart 🍃TikTok/Twitter: Huzeyfeart • • 🔗 https://www.huzeyfe.art/2023/07/oguzhan-caglayan-ft-kerem-onder-insan.html • •
Tumblr media
2 notes · View notes
anka-khann · 2 years ago
Text
Herkesin hayatının belli kısmında olan bir insanım ben. Kimsenin hayatında sürekli olmadım.
Dile getirmediğim sürece kırıldığım anlaşılmadı, sorun var demediğim sürece herşey yolunda sanıldı, anlatmadığım sürece anlaşılmadım, hatta bazen anlattığımda bile anlaşılmadım✒️📖
Tumblr media
219 notes · View notes
oylesinebiriymiis · 3 years ago
Text
Defalarca okuyup kabuk tutmuş yaralarımı kanattığım mesajlar var.
74 notes · View notes
yorgunyazici · 4 years ago
Text
Tek ihtiyacım olan şey; bir deniz kıyısında sabaha kadar oturup, olan biteni gözden geçirdikten sonra kafasında her şeyi aşmış bir insan olarak kalkıp gitmek.
25 notes · View notes
cinaraslan · 3 years ago
Text
MEDYA KELİMESİNİN KÖKENİ:
İngilizce media "araçlar, özellikle basın ve yayın araçları" sözcüğünden alıntıdır. İngilizce sözcük Latince media "araçlar, aracılar" sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Latince medium "aradaki şey, araç" sözcüğünün çoğuludur.
Medyanın Teknolojik Seyri ve Kısa Tarihi
Haber toplama ve halkı bilgilendirme anlayışının neredeyse insanlık tarihi kadar eski olduğunu tarihi kalıntılardan ve arkeolojik eserlerden anlayabiliyoruz. Bir haberleşme ve iletişim aracı olarak medyanın insanlığın hayatında varlığı Mısır’daki resmi gazetelerle ve Roma Senatosu’nun MÖ 59 yılında çıkarttığı Acta Diurna ile gerçekleşmiştir.
Roma İmparatoru Julius Caesar’ın, imparatorlukta gerçekleşen önemli olayları halka duyurmak amacıyla hazırlattığı bu tabletler, okuma-yazma bilen Romalılar tarafından şehrin meydanlarında okunur, halkın imparatorlukta yaşanan olaylar hakkında bilgilendirilmesi sağlanırdı.
İmparatorluğun başkentinin İstanbul’a taşınmasından sonra Acta Diurna kayıtlarının yayınlanmasına son verilmiştir.
Bilinen bir diğer tarihi resmi gazete de Kaiyuan Za Bao’dur. İpek üzerine yazılan haberler editörler tarafından düzenlenmekte ve halkın alınan kararlar, çıkartılan yasalar ve mahkeme sonuçları hakkında bilgilendirilmesi sağlanmaktaydı.
15.yy medya tarihi açısından önemli bir dönemeç olarak kabul edilmektedir. Johannes Gutenberg tarafından 1448 yılında geliştirilen el ile dizilebilen harflerle basım tekniği, matbaacılığın gelişimi açısından önemli bir kilometre taşıdır. Daha önceleri el yazmaları ve tahta harflerle kısıtlı sayıda çoğaltılabilen eserler, metal harflerle basım tekniğiyle binlerce adet basılmaya başlandı. 15.yy’ın sonlarına gelindiğinde ise Avrupa’da baskı makinesi sayısı binlerle ifade ediliyordu.
Habercilik açısından bir sonraki büyük gelişme radyonun icadı ile gerçekleşmiştir. Guglielmo Marconi isimli İtalyan bir kaşif tarafından 1898 yılında keşfedilen radyo, yüksek frekanslı radyo dalgalarının İyonosfer’e çarparak geri dönmesi ve dönen sinyallerin de yine dünyada bir başka alıcı tarafından toplanması prensibine göre çalışıyordu.
1947 yılında ilk transistörün icadı ile de radyo çok daha geniş bir kitlenin erişim sağlayabileceği bir haberleşme aracı haline geldi.
Medya tarihi için büyük devrim olarak nitelendirilebilecek gelişmelerden biri de televizyonun icadı ile gerçekleşmiştir. 1924 yılında John Logie Baird tarafından icat edilen televizyon tamamen mekanik özelliklere sahip bir aygıttı. Günümüz teknolojisine uyarlanması ise 1929 yılında Philo Taylor Farnsworth tarafından yapılmıştır.
İlerleyen yıllarda gazete, radyo ve televizyon teknolojisi kendi içerisinde gelişmeye devam etmiş fakat hem habercilik hem de medya teknolojileri için en köklü ilerleme internetin icadı ile olmuştur.
TDK Türkçe Sözlüğü’nde dilimize “genel ağ” olarak aktarılan internetin temelleri 1960’lı yıllarda ABD’de atılmıştır. Daha çok askeri amaçlı tasarlanan ve kesintisiz, güvenli iletişimi sağlamak için kurgulanan ARPANET sonraki dönemlerde ise bilimsel amaçlarla kullanılmıştır. Üniversiteleri birbirine bağlayan bu ağ ilerleyen yıllarda FTP, HTTP, TCP/IP gibi bağlantı protokolleri geliştirilerek bütün dünyayı birbirine bağlamıştır. Ülkemizde de 1994 yılında kullanılmaya başlanan internetin BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) verilerine göre 2013 yılının dördüncü çeyreği itibariyle 32.61 milyon kişi tarafından kullanıldığı belirtilmektedir.
Yeni medyanın temelleri de internetin gelişimi ile atılmıştır. İnternetin gelişim süreci Web 1.0, Web 2.0 ve Web 3.0 olarak dönemlere ayrılmaktadır.
Web 1.0 döneminde kullanıcılar sadece okuyucu durumundadır. Kontrol tamamen kaynak sitenin elindedir. İnsan etkileşimi yoktur, var olana erişilir, okunur, indirilir. Bu dönem “pasif internet” olarak da nitelendirilmektedir.
Web 2.0 dönemi web-insan, insan-insan etkileşimine imkan sağlayan altyapıya sahiptir. Temel mantık paylaşım ve etkileşimdir. Artık kullanıcılar da internette içeriğin oluşturulmasında söz sahibidir. Sosyal ağlar, arama motorları, sözlükler bu dönemin ürünüdür. Web 2.0 tanımı ilk defa O’Reilly Media tarafından 2004 yılında kullanılarak kavramsal çerçeveye oturtulmuştur. Etkileşimli iletişim servislerinin kurulması Web 2.0’ın getirdiği yenilikler aracılığıyla gerçekleşmiştir.
Şu anda kullanıcısı olduğumuz Web 3.0 ise cihazlar arası etkileşim ile insan kontrolü olmadan cihazların karar alabildiği, insan-makine, makine-makine, insan-insan etkileşimine imkan sağlar. Yapay zekâ önemli bir rol oynar, kullanıcı davranışlarını öğrenir, kısaca sezgisel bir ekosistemin bütünüdür.
Zamanla internet alt yapısının güçlenmesi, bu alt yapıyı kullanacak olan teknolojik cihazların ve teknolojilerin de gelişmesine kapı araladı. Yeni medyanın en önemli gerekliliği olan “etkileşimli sayfalar” için imkan sunan Web 2.0, yeni medyanın oluşması ve gelişmesi için eşsiz bir ekosistem yarattı.
Programlama dillerinin sağladığı gelişmeler çok daha fazla veriyi etkileşimli olarak kullanıcı tarafına sunmaya imkan sağladı. Metin haberciliğinden, multimedya (çokluortam) haberciliğine geçişin temelleri de bu teknolojinin sağladığı en önemli gelişmelerden biridir. Salt metin veya resim ile anlatımdan, anlık video akışına doğru seyreden paradigma, mobil teknolojilerin gelişmesi ve bu teknolojilere erişimi sağlayan cihazların son kullanıcının erişebileceği bir fiyat düzeyine gelmesiyle de mobil ekranlara doğru kaymıştır.
Binlerce yıllık habercilik tarihinin belki de en çok tebessüm ettiren yanı da tabletlerin yaygınlaşması ile yaşanmıştır. Taş ve metal tabletler ile halka duyurulan haberler artık elektronik tabletler ile geniş kitlelere ulaştırılmaktadır. Mesaj hiç değişmemiş, araç ise binlerce yıllık serüvende kendi hüviyetini korumuş, bilimin ve teknolojinin seyrine paralel olarak gelişmeler göstermiştir.
Taş tabletlerden, ipeğe, papirüse, oradan Gutenberg’in matbaasına, ardından Guglielmo Marconi’nin radyosuna, sonrasında günümüz haberciliğinin yapı taşlarını oluşturan John Logie Baird’ın televizyonuna ve evrensel bir miras olan internete doğru haberciliğin destansı serüveni hız kesmeksizin devam ediyor.
Tumblr media
Televizyonun babası John Logie Baird
Tumblr media
İlk radyonun mucidi Guglielmo Marconi
Tumblr media
6 notes · View notes
yakazakalb · 2 years ago
Text
Bizler uyanık olmak zorundayız. Bizler evlerimizde evlatlarımıza sıkı sıkı sarılmak zorundayız. Bizler evlerimize meşru olmayan hiçbir şeyi sokmamak zorundayız. Bizler sessiz bir savaşın içindeki askerler modunda savunma ve cephanelerimizi toplamak zorundayız. Anneler babalar... Artık hedefte biz varız.
Bıçak kemiğe dayandı. Ya o bilek kesilecek ya o bıçak kırılacak...
9 notes · View notes
tofficiall · 3 years ago
Text
Bir banaydı bu yolların yokuşu.
6 notes · View notes
halimecan · 11 days ago
Text
Tumblr media
İnsan Olmanın Gücü
Hayat, bazen ağır darbe almış bir kalp gibidir. Kırıldıkça, içindeki iyilik, güven ve saflık azalıyor gibi hissedebilirsin. Her acı, her hayal kırıklığı, sanki içindeki renkleri silip beyaz bir sayfa bırakıyormuş gibi… İnsanlar, bazen farkında olmadan, bazen de bile bile, ruhumuzdaki en saf tüyleri yoluyor. Ama tüm bunlara rağmen, hala güvenmek ve saf kalmak istemek, aslında insanın en güçlü yönüdür.
Güvenmek, hayatın risklerinden biri gibidir. İnsanlara güvenmek, onlara inanmaktan korkmamak… Her gün, “Bugün kim beni hayal kırıklığına uğratacak?” diye düşünmek yerine, “Bugün kimle güzel bir şeyler paylaşabilirim?” diye sormak, insanın kendi içindeki iyiliği beslemek demektir. Ne yazık ki, dünyanın sertliği bu saflığı zorlayabiliyor. Her kötülük, her yanlış anlaşılma, içimizdeki o masumiyeti biraz daha silebiliyor.
Peki, ya kaybedilen saflık geri getirilebilir mi? Evet, belki eski halimize dönmek mümkün değil ama yeniden güvenmek, tekrar safça inanmak, yine de her şeye rağmen insan kalmak mümkündür. Saflık, sadece başkalarına değil, önce kendimize duyduğumuz güvenle başlar. Eğer kendimize güvenemiyorsak, dış dünyadan ne kadar güven duygusu talep edebiliriz?
İçimizdeki saflığı korumak, bazen başkalarına karşı koşulsuz bir güven duymak, bir çeşit cesaret ister. Saflık, sadece bir naiflik değil, aynı zamanda güçlü bir inançtır: "Evet, dünya sert ve acımasız olabilir, ama ben yine de iyiliği seçiyorum." İnsanlar hata yapabilir, kırılabilir, fakat içimizdeki o güven duygusunu kaybetmemek, hayatı yeniden güzelleştirebilir. İyi insanları aramak, güvenebileceğimiz bir alan yaratmak, hayatta bizleri besleyen bir ışık olabilir.
Belki de insan olmanın en önemli yanlarından biri, güvenmek ve sevmek için cesaret göstermektir. Ve belki de bu yüzden güvenmek, saf kalmak, bir şekilde dünyayı iyileştirmek isteyen herkes için önemli bir yolculuktur. Birçoğumuz, geçmişin yaralarını ve kırgınlıklarını omuzlarımızda taşırken, her yeni adımda içimizdeki saflığı korumaya çalışıyoruz. Ama unutmayalım ki, bu yolculuk, yalnızca başkalarına değil, kendimize de güvenmeyi öğrenmekle başlar.
Saf kalmak, dünyadaki tüm kötülüklere rağmen yeniden başlamaktır. Ve belki de en büyük cesaret, her acıya rağmen yine de güvenmeyi ve sevmeyi seçmektir. Çünkü içimizdeki güven, yalnızca başkalarına değil, önce kendimize verdiğimiz bir sözdür: Her şeye rağmen, hala insan kalmayı seçiyorum.
3 notes · View notes
okyanustakibaliikk · 4 years ago
Text
İstediğin kadar bulutların üstünde ol, yağmur yağdığında benim karanlığıma sarılacaksın. 
18 notes · View notes
kelamhanee · 4 years ago
Text
20 notes · View notes
anka-khann · 3 years ago
Text
Beraber yürümeye ikna edip, yolun tam ortasında geri dönerler. yıllarca sırtında taşı; indirdiğin an, oraya kadar senin taşıdığını unuturlar. Kapının önünde bekletip, sen giderken açtım içeri girmedin derler. İnsanın üzerine hayal kurulmaz✒️📖
Tumblr media Tumblr media
302 notes · View notes